Gönderen Konu: Eskiden nasıl tıraş olunurdu?  (Okunma sayısı 11427 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7946
    • insan ve doğa
Eskiden nasıl tıraş olunurdu?
« : 06 Şubat 2021, 23:31:16 »
Eskiden nasıl tıraş olunurdu? Günümüzde herkesin evinde bulunan tıraş makinesi aslında oldukça yeni bir icat. Biraz geriye gidersek tıraş olmanın ne kadar zahmetli bir iş olduğunu görüyoruz. Ustura ne zaman icat edildi örneğin, bir fikriniz var mı? Mağarada yaşayan bir adam olsaydınız belki de kendi yonttuğunuz bir taşla cımbız yapmak için çabalayacaktınız. Erkekler eskiden nasıl tıraş oluyorlardı? Buyrun birlikte bakalım.

Köpek balığı dişiyle tıraş
Bazı mağara resimleri, 30 bin yıl önce insanların midye kabuklarından yaptıkları cımbızlarla saç veya sakallarını aldığını göstermektedir. Daha sonra ise midye kabuğu, köpek balığı dişi veya çakmak taşını keskinleştirip sakallarını kesen insanlar, ilk usturayı icat etti.

Anadolu’da binlerce yıldır bolca bulunan bir malzeme
Obsidyen veya volkan camı olarak bilinen doğal cam, bazı volkanların civarında bulunur. Lavlardaki kuvars ve feldspat karışımı hızlı soğursa, kristalleşme olmadan doğal cama dönüşür. Obsidyen Anadolu’da binlerce yıldır bolca bulunan bir malzemedir. Obsidyen sınırlı sayıda ülkede bulunduğu için Taş Devri’nden Bronz Çağı’na kadar çok değerliydi. Obsidyenden yapılan usturalar dünyanın en keskin aletleriydi. Bu nedenle binlerce yıl boyunca, obsidyen usturalarla tıraş olmak bir ayrıcalık sayıldı.

Obsidyen usturalar Mısır'a Anadolu'dan ihraç edildi
Obsidyen usturalar, cerrahi operasyonlar için de tercih edilirdi. Mısır’a Anadolu’dan ihraç edilen bu usturaların bazıları firavun mezarlarında bulundu. Mısırlılar, obsidyen ustura ve baltaları kutsal sayardı. Ülkelerin çoğunda ise usturalar, kolay bulunan çakmak taşından yapılırdı. Modern yaşamdan uzak kalan ilkel kabilelerin günümüzde de çakmak taşından yapılan ustura kullandığı belirlendi.

Daha sonra bakır devreye girdi
Elektron mikroskopla yapılan incelemeler, modern çelik ameliyat bıçaklarının keskin kenarlarının bile obsidyen ustura kadar düzgün olmadığını gösterdi. Taş Devri sonrasında, bakır kullanıma girince usturalar bakırdan yapıldı. Bronz Çağı’nda bakırdan daha sert olan bronz usturalar tercih edildi.

Mezopotamya, Mısır ve Roma dönemi usturaları
Sümerler döneminde bazı kralların ve katiplerin saç ve sakallarını bronz usturayla tıraş ettiği biliniyor. Firavun mezarlarında işçiliği mükemmel olan bronzdan yapılmış ustura ve aynalar bulundu. Mısır’da din adamları ve askerler saç ve sakallarını tıraş ederdi. Firavunların çoğu da saç ve sakalını tıraş ettirirdi. Mısır’da bazı dönemlerde saç uzatılsa da sakal genellikle kesilirdi. Mısır firavunları bazı törenlerde takma sakal kullanırdı. Firavun mezarlarında bulunan çok sayıda obsidyen ustura vardır.

İskender, askerlerin de sakalsız olmasını isterdi
Demir Çağı başladıktan sonra demir usturalar kullanıma girdi. Büyük İskender de sakalını kestirirdi. İskender, düşmanlar savaşta rakiplerini sakalından yakaladığı için askerlerin de sakalsız olmasını isterdi. Yunanlılar ve daha sonra Romalılar, Mısır’ı işgal ettiklerinde rahip ve askerlerin saç ve sakallarını tıraş etmesinden etkilendiler. Yunanlı ve Romalılar da zamanla sakallarını kesmeye başladı.

Sezar sakallarını cımbızla aldırırdı
Roma İmparatoru Sezar, sakallarını her gün cımbızla aldırırdı. Yunanlı ve Romalılar; kıl dökücü kremler, mum alevi ve ponza taşını da bu amaçla kullandı. İmparator Hadrianus’un ise yüzündeki şekil bozukluğunu gizlemek için sakal bıraktığı sanılıyor.

İlk modern çelik ustura 1680’de İngiltere’de yapıldı
Bronz ve demir usturalar çok çabuk köreldiği için berberler, usturalarını bileme taşı ve suyla keskinleştirip tıraş olanlara sorun yaşatmamaya çalışırdı. Berberler, Mısır’da ve Mezopotamya’da saygın insanlar arasındaydı. Orta Çağ’da bronz ve demir usturaların şekli fazla değişmedi. İlk modern çelik ustura 1680’de İngiltere’de yapıldı. İngiliz mucit B. Huntsman, 1740’ta usturayı mükemmelleştirdi.

Başta jilete fabrika bulunamadı
Tıraş makinesinde en önemli gelişmelerden birisini, ABD’li mucit K. C. Gillette 1901’de gerçekleştirdi ve patent için müracaat etti. Patenti üç yıl sonra alabilen Gillette’in buluşu, tıraş makinesinin bıçağını her tıraştan önce bileme taşında keskinleştirmeye gerek bırakmıyordu. Gillette; çok sert çelikten yapılan, ince, iki tarafı keskin, 4-5 kez tıraş olup atılabilen ve ucuza satılan bir jilet geliştirdi. Ancak uzun süre bu tür bir jileti ucuza üretebilecek fabrika bulamadı.

Daha sonra işler değişti
Daha sonra MIT’de profesör olan W. Nickerson, 1903’te çok ince çelik levhalardan jilet üretmeyi başardı. Kullanılıp atılan jiletler hızla yaygınlaştı ve Gillette, ABD hükümetinden I. Dünya Savaşı’na katılan askerlere dağıtmak üzere bir sipariş aldı. Askerler için 32 milyon adet jilet ve 3,5 milyon adet tıraş bıçağı üretti.

Kaynak : Prof. Dr. Ural Akbulut, ODTÜ Kimya Bölümü, Tıraş Makinesinden Önce Ne Vardı?, 2014

Tags: