Leylek (Ciconia ciconia), leylekgiller (Ciconiidae) familyasından büyük ve uzun bacaklı bir kuş türü. Siyah kanat uçuş tüylerinin dışında tamamen beyazdır, gagası ve bacakları erişkinlerde kırmızı, yavrularda ise siyahtır. Büyük bir kuş olup 100–115 cm uzunluğunda, 2,3 ila 4,5 kg ağırlığındadır, kanat açıklığı ise 155–215 cm'dir. Cüssesi biraz farklı olan iki alt türü ise Avrupa'da (kuzeyde Finlandiya'ya kadar), kuzeybatı Afrika'da ve güneybatı Asya'da (doğuda Kazakistan'ın güneyine kadar) bulunur. Leylekler uzun mesafelere göç ederler. Çoğunlukla tropikal Sahraaltı Afrika'dan Güney Afrika'nın güneyine ve hatta Hindistan alt kıtasının güneyine kadar olan bölgede kışı geçirirler. Avrupa'dan Afrika'ya göç ederken Akdeniz üzerinden değil, doğuda Levant üzerinden, batıda da Cebelitarık Boğazı'ndan geçerler. Bunun nedeni uçmak için gereksinim duydukları hava termallerinin deniz üzerinde oluşmamasıdır. Yerde yürürken durmadan, yavaşça hareket ederler. Leylekgiller ailesinin diğer üyeleri gibi boynu tamamen gerilmiş şekilde uçarlar.
Etçil olan leylek, böcekler, balık, amfibiler, sürüngenler, küçük memeliler ve küçük kuşlar gibi çok geniş bir yelpazede beslenir. Besinlerinin çoğunu yerden, kısa bitki örtüsü içinden ve sığ sulardan toplar. Tek eşli olarak ürerler ancak yaşam boyunca sürecek bir çift bağı kurmazlar. Hem erkeği hem de dişisi, çubuklardan oluşan ve birkaç yıl kullanılabilen büyük bir yuva yapar. Dişi leylek her yıl bir kereliğine olmak üzere dört yumurta yumurtlar ve yavrular 33-34 gün sonra aynı anda olmamak üzere yumurtadan çıkar. Çifti oluşturan kuşların ikisi de kuluçkaya yatar ve birlikte yavruları beslerler. Yavrular yumurtadan çıktıktan 58-64 gün sonra yuvadan ayrılır ve 7 ila 20 gün daha ebeveynler tarafından beslenir.
Leylek, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından asgari endişe altındaki türler arasında sınıflandırılmıştır. Orta Çağ boyunca ormanların azalması leyleklerin yararına olmuştur ancak tarım pratiklerinin değişmesi ve sanayileşme 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa'nın bazı bölgelerinde popülasyonlarının azalmasına hatta yok olmasına neden olmuştur. Avrupa çapındaki koruma programlarının sonucunda leyleklerin tekrar Hollanda, Belçika, İsviçre ve İsveç'te üremeleri sağlanmıştır. Doğal düşmanlarının sayısı azdır ancak çeşitli parazitler taşıyabilir. Dikkat çekici bir tür olan leylek tarih boyunca bulunduğu bölgelerde çeşitli söylencelere konu olmuştur. Bunların en bilineni, bebeklerin leylekler tarafından getirildiği söylencesidir.
Taksonomi ve evrimiLeylek, Ardea ciconia bilimsel adı verilerek Linnaeus'un 1758 tarihli eseri Systema Naturae'de tanımlanan kuş türlerinden birisidir. 1760 yılında Fransız zoolog Mathurin Jacques Brisson tarafından Ciconia adlı yeni bir cins altında sınıflandırılmış ve bu cinsin tip türü olmuştur. Hem cins hem de tür adı olan cǐcōnia Latince "leylek" kelimesinden gelmektedir.
İki alt türü vardır, bunlar:• Ciconia ciconia ciconia, Linnaeus tarafından 1758 yılında tanımlanan tür. Avrupa'dan kuzeybatı Afrika'ya ve Asya'nın en batısından Afrika'nın doğusuna kadar olan alanda ürerler ve kışları esas olarak Afrika'da Sahra Çölünün güneyinde geçirirler. Ancak bazı kuşlar kışları Hindistan'da da geçirmektedir.
• Ciconia ciconia asiatica,, Rus doğa tarihçisi Nikolay Severtzov tarafından 1873 yılında tanımlanan alt tür.
Türkistan'da ürerler ve kışları İran ile Hindistan arasında geçirirler. Diğer alt türden biraz daha büyüktür.
Leylekgiller familyasında genel olarak üç grupta toplanan altı cins sınıflandırılmıştır: Mycteria ve Anastomuscinsleri, Ephippiorhynchus, Jabiru ve Leptoptilos cinsleri ve tipik leylekleri barındıran Ciconia cinsi. Yaşayan yedi türü bulunan tipik leylekler düz ve sivri gagaları ve esas olarak beyaz ve siyah tüyleri ile ayırt edilmektedir. En yakın akrabaları, daha önce leyleğin bir alt türü olarak da sınıflandırılmış olan Doğu Asya'da yaşayan Ciconia boyciana türü ile Güney Amerika'da yaşayan Ciconia maguari türüdür. Ciconia cinsi içinde yakın evrimsel bağlantılar, davranışsal özellikler ve hem mitokondriyal sitokrom b gen dizileri hem de DNA-DNA hibridizasyon analizleri ile önerilmiştir.
Fosil kaydıSağ humerusun distal ucunu temsil eden bir Ciconia fosili, Kenya'da Victoria Gölünde Rusinga AdasınınMiyosen yataklarında bulunmuştur. Yaşı 24 ila 26 milyon yıl arasında olduğu tahmin edilen bu fosil birbirine çok benzeyen ve aynı kemik yapısına sahip olan leylek (C. ciconia) ya da kara leylek (C. nigra) türlerine ait olabilir. Maboko Adasında yer alan Miyosen'in orta dönemine ait fosil yataklarında başka kalıntılar da bulunmuştur.
Fiziksel özellikleriLeylek oldukça iri bir kuştur. Boyu 110 ila 115 cm arasındadır. Ayakta duruken yerden yüksekliği 100 ila 125 cm arasındadır. Kanat genişliği 155 ila 215 cm, ağırlığı da 2,3 ila 4,5 kg arasındadır. Leylekgillerin diğer türleri gibi uzun bacaklara, uzun bir boyna ve uzun sivri bir gagaya sahiptir.[8] Ortalama olarak erkekler dişilerden biraz daha büyüktür bunun dışında görünüşleri birbirine benzer.[5]Tüyleri esas olarak beyaz renklidir ancak kanatların üst tüyleri ve uçuş tüyleri siyah renklidir. Bu siyah renkli tüylerin kaynağı bulundurdukları melanindir. Uzun göğüs tüylerinin bazı kur davranışları sırasında kabardığı gözlemlenir. İrisleri donuk kahverengi ya da gridir, göz çevresindeki deri siyahtır. Erişkinlerin gagaları ve bacakları parlak kırmızı renklidir. Bu kırmızı rengin nedeni besinlerinde bulunan karotenoiddir. İspanya'nın bazı bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda bu pigmentin bölgeye getirilen bir kerevit türünden (Procambarus clarkii) gelen astaksantin maddesi kaynaklı olduğu ve diğer bölgelerde genç kuşların donuk renkli gagalarına karşın bu bölgelerde genç kuşların bile gagalarının kırmızı renkli olduğu ortaya konmuştur.
Diğer leylek türlerinde olduğu gibi uzun ve geniş kanatlar bu kuşların gökte süzülmesine olanak sağlar. Düzenli ve yavaş şekilde kanat çırparlar. Boynu ileri doğru uzanmış ve ayakları kısa kuyruğunun da ötesinde arkaya doğru uzanmış olarak uçarlar. Yavaş ve düzenli adımlarla, boyunları yukarı doğru uzanmış olarak yürürler. Dinlenirken ise başlarını omuzlarının arasına eğerler. Tüy değiştirmeleri çok yakından araştırılmadıysa da tüm yıl boyunca tüy değiştirir ve birincil uçuş tüyleri üreme döneminde değişir.
Yumurtadan çıkan leylekler kısmen kısa ve seyrek beyazımsı ince tüylerle kaplıdır. Bu tüylerin yerine yaklaşık bir hafta sonra daha yoğun olan beyaz yünümsü ince tüyler çıkar. Üç haftanın sonunda siyah omuz ve uçuş tüylerine kavuşur. Yumurtadan çıkan kuşun bacakları pembedir ve büyüdükçe grimsi-siyaha dönüşür. Siyah renkli gagasının ucu kahverengidir. Palazlandığında genç kuşun tüyleri erişkinlerin tüylerine benzer ancak siyah tüyleri hafif kahverengidir ve gagaları ile bacakları donuk kahverengi-kırmızı renktedir. Gagalar genellikle ucu koyu olmak üzere kırmızı veya turuncu renktedir. Genç kuşların gagaları bir yaz sonra erişkinlerin kırmızı rengine kavuşur ancak bazı bireylerde siyah gaga ucu kalır. Genç kuşlar ikinci yazdan itibaren erişkinlerin tüy renklerine kavuşurlar.
Benzer türlerLeylek bulunduğu bölgelerde yerde görüldüğü takdirde kolayca ayırt edilebilir ancak havada uçarken belli bir mesafeden, benzer renkte kanataltı tüylere sahip sarı gagalı leylek, ak pelikan, mısır akbabası ve bayağı turnaile karıştırılabilir. Sarı gagalı leylek, siyah kuyruğu ve biraz daha uzun ve hafifçe eğik olan sarı gagasıyla leylekten ayırt edilebilir. Leylek, sarı gagalı leylekten biraz daha büyük yapılıdır. Ak pelikanın bacakları daha kısadır ve uçarken kuyruğunun ötesine geçmez. Ayrıca uçarken başı kısa gövdesine yakın tutarak ayrı bir profil sergiler. Ayrıca pelikanlar düzenli ve senkronize sürüler hâlinde süzülürken leylekler organize olmadan bireysel ya da küçük gruplar hâlinde uçarlar. Mısır akbabası, uzun güvercin kuyruğuna benzer kuyruğuyla daha küçük bir kuştur. Bacakları da kısadır ve kısa boyunludur. Küçük başı da sarımsı beyaz renklidir. Bayağı turna da uçarken siyah ve beyaz tüyleriyle görünse de bacakları ve boynu leylekten daha uzun görünür.
Dağılımı ve yaşam alanıAvrupa kıtasında leylekler geniş ama birbirinden ayrı bölgelere dağılmıştır. Batıda İber Yarımadası ve Kuzey Afrika ile Doğu ve Orta Avrupa'nın çoğu bölgesinde yaşarlar. Dünya popülasyonunun %25'i Polonya'da toplanmıştır. Asya'nın batısında da yaşarlar. Asiatica alt türünün yaklaşık 1450 kuşluk popülasyonu Orta Asya'da Aral Gölü ile Doğu Türkistan arasında yaşamaktadır. Doğu Türkistan popülasyonunun 1980 yılı civarında soyunun tükendiğine inanılmaktadır. Göç yolları bu türün yaşadığı bölgeleri Afrika ve Hindistan'a kadar uzatır. Popülasyonunun bir bölümü, İsrail üstünden geçerek Afrika'nın doğusuna ve ortasına giden doğu göç yoluna sadıktır.
Güney Afrika'da Calitzdorp şehrinde 1933 yılından beri üreyen leylekler olduğuna dair kayıtlar bulunmaktadır. Bredasdorp şehrinde de 1990'larda 10 kadar kuşun ürediği bilinmektedir. Kışları Hindistan'da geçiren az sayıda leyleğin C. c. asiatica popülasyonundan geldiği düşünülmektedir 1990'ların başında bahar göçü sırasında 200 kadar kuş Kurram Vadisinde gözlemlenmiştir. Almanya'da halkalanan kuşlardan bazıları Hindistan'ın batısında Bikaner'de ve güneyinde Tirunelveli'de görülmüştür. Ciconia boyciana türünün bir özelliği olan göz çevresinde kırmızı derili atipik bir örnek kaydedilmiştir. Hindistan leylek popülasyonunun daha fazla araştırılması gerekmektedir. Üreme bölgesinin kuzeyinde, Finlandiya, Büyük Britanya, İzlanda, İrlanda, Norveç ve İsveç ile Azorlar ve Madeira Adalarının batısında, göç sırasında geçerken ve rastlantısal konuk olarak görülebilirler. Son yıllarda Rusya'nın batısında da gözlemlenmişlerdir.
Leyleklerin tercih ettiği beslenme alanları otlaklar, tarlalar ve sığ sulak alanlardır. Uzun otlar ve çalılıklardan kaçınırlar. Ukrayna'nın kuzeyinde Çernobil şehrinin bulunduğu bölgede 1986 yılındaki nükleer kazadan sonra tarlaların uzun otlar ve çalılıklarla kaplanması sonucunda bölgedeki leylek popülasyonu azalmıştır. Polonya'nın bazı bölgelerinde doğal beslenme alanlarının fakirliği 1999'dan beri leylekleri çöplüklerde besin aramaya zorlamıştır. Orta Doğu, Kuzey ve Güney Afrika'da da leyleklerin çöplüklerde beslendiği bildirilmiştir.
Leylekler özellikle sulak ya da dönemsel olarak su alan otlak alanlarda, ormanlık ve çalılık alanlarda olduğundan daha çok ürerler. Afrika'da kışlarken de otlakları, sulak alanları ve tarlaları kullanırlar. Orta Çağda insanların ormanlık arazileri yokederek otlaklar ve tarlalar yaratması leyleklerin sayısının artmasına yardımcı olmuştur. O dönemlerde Avrupa'nın hemen hemen her yerinde yaşamakta ve İsveç kadar kuzeyde bile üremekteydiler. Britanya Adalarınaleylekler nadiren rastlantısal konuk olarak gelirler ve her yıl 20 civarında kuş gözlemlenebilir ama yuva yaptıkları görülmemiştir. İskoçya'da 1416 yılında Edinburg'ta St.Giles Katedralinde bir çift leyleğin yuva yaptığı bilinmektedir.
Sanayileşme ve tarım yöntemlerinin değişmesiyle birlikte 19. yüzyılda leylek popülasyonunda azalma başlamıştır. Artık leylekler eskiden yuva yaptıkları ülkelerin çoğunda yuva yapmamaktadır. Avrupa'da leylekler artık yalnız Portekiz, İspanya, Ukrayna ve Polonya'da yoğun olarak bulunmaya başlamıştır. İber Yarımadasında yalnızca güneybatı bölgesinde yoğunlaşan leylekler tarım yöntemlerinin değişmesi nedeniyle azalmaktadır. 2005 yılında yapılan bir araştırmada Polonya'nın güneyinde Podhale bölgesinde 1931 yılından beri yuva yapan leyleklerin yavaş yavaş daha yüksek rakımlarda yuvalandıkları ve 1999 yılında 890 m. rakımda yuva yaptıkları ortaya çıkarılmıştır. Bunun sebebinin küresel ısınma ve diğer hayvanlar ve bitkilerin de yüksek rakımlara doğru çekilmesi olduğu öne sürülmüştür. Polonya'nın batısındaki Poznań eyaletine baharda üremeye gelen leylekler, 20. yüzyılın son yirmi yılında, 19. yüzyılın sonunda geldiklerinden 10 gün kadar önce gelmeye başlamışlardır.
GöçKuş göçleri konusunda ilk sistematik araştırmalar, Alman ornitologJohannes Thienemann tarafından, o zamanlar Doğu Prusyasınırlarında yer alan Kuron Dilinde kurulmuş olan dünyanın ilk kuş gözlemevi Rossitten Kuş Gözlemevinde 1906 yılından itibaren kuş halkalama çalışmalarıyla başlatılmıştır. Her ne kadar Rossitten'den çok fazla leylek geçişi görülmediyse de Almanya ve Avrupa'da yapılan leylek halkalama çalışmaları bu gözlemevi tarafından idare edilmiştir. 1906 yılı ile II. Dünya Savaşı arasında çoğu genç olan 100.000'den fazla leylek halkalanmış ve bunların 2.000 kadarının 1908 ile 1954 yılları arasında uzun mesafe uçuşları kaydedilmiştir.
Göç yollarıLeylekler Avrupa'da bulunan üreme alanlarından ağustos ve eylül aylarında güneye, Afrika'ya doğru göç ederler. Afrika'da kışları Kenya ve Uganda'dan Güney Afrika'ya kadar olan bölgedeki savanlarda geçirirler. Bu bölgelerde sayıları bini geçen kuştan oluşan sürüler hâlinde toplanırlar. Bazı kuşlar batıya doğru giderek Sudan'ın batısına, Çad'a ve Nijerya'ya kadar ulaşabilirler. Baharda kuzeye geri dönerler; Sudan ve Mısır'da şubat ile nisan aylarında geri döndükleri kaydedilmiştir. Avrupa'ya ortalama 49 günlük bir yolculuk sonrasında mart ayı sonunda ve nisan ayında ulaşırlar. Karşılaştırıldığında sonbahar yolculuklarının yaklaşık 26 günde tamamlandığı görülür. Arkadan gelen rüzgâr ve yol üzerindeki besin maddelerinin azlığı (kuşlar av bulamadıkları bölgelerin üstünden daha hızlı uçar) kuşların ortalama uçuş hızını artırır.
Orta Avrupa'dan göçen leylekler, Akdeniz üzerinden uzun deniz geçişinden kaçınmak için ya Türkiye'de Boğaziçi'nden geçen ve Levant üzerinden Sahra Çölünü geçip Nil Nehrini takip eden doğu göç yolunu ya da Cebelitarık Boğazı üzerinden geçen batı göç yolunu kullanırlar. Bu göç yolları hava termallerinin kullanılmasını mümkün kılarak daha az enerji harcamalarını sağlar. Yıllık olarak 530.000 leylek tarafından kullanılan doğu göç yolu batı göç yolundan daha önemlidir ve bu yolu kullanan bayağı arı şahinindensonra leylekler en kalabalık ikinci türdür. Göç eden yırtıcı kuşlar, leylekler ve ak pelikan sürüleri 200 km uzunluğa erişebilmektedir.[54]Doğu yolu batı yolundan iki kat daha uzun olmasına rağmen leylekler kışlaklarına her iki yoldan da aynı sürede varabilmektedir.
Genç leylekler güneye doğru olan ilk yolculuklarına kalıtımla intikal eden rotada başlarlar ancak hava koşulları nedeniyle bu rotadan çıkarlarsa bu değişikliği telafi edemeyip yeni kışlaklara varırlar. Erişkin leylekler güçlü rüzgârlara karşın rotalarını koruyabilmekte ve bölgeleri tanıdıkları için normal kışlaklarına ulaşabilmektedir. Aynı nedenlerden ötürü, baharda geri göç eden, kışlaklarını şaşırmış olanlar dahil tüm kuşlar, her zaman yaşadıkları üreme bölgelerine geri dönebilmektedir. Kaliningrad'da esaret altında yetiştirilen ve gidecekleri yolu onlara gösterebilecek doğada büyümüş leylekler olmadan salınan genç leyleklerle yapılan bir deneyde kuşların içgüdüsel olarak güneye doğru uçtukları gözlemlenmiştir.
Enerji kullanımıLeylekler Avrupa ve Sahraaltı Afrika arasında göç ederken uzun mesafeleri katetmek için hava termallerinin kaldırıcı gücünden yararlanarak süzülerek uçarlar. En kısa yol Akdeniz üzerinden geçmesine rağmen hava termallerinin su üzerinde oluşmaması nedeniyle uçarken daha çok enerji harcatan kanat çırparak uçmayı aza indirgemek için denizin üzerinden geçen yollardan kaçınarak kara üzerinden geçen uçuş yollarını kullanırlar. Kanat çırparak uçmanın vücut yağını süzülerek uçmaktan 23 kat daha hızlı yaktığı hesaplanmıştır. Dolayısıyla sürüler yukarı yükselen sıcak havayı kullanarak 1200 ila 1500 m yükseğe çıkar ve süzülerek uçmaya devam ederler. Batı Sudan'da bu yüksekliğin 3300 m'ye kadar ulaşabildiği kaydedilmiştir.
Zaman zaman su üzerinden geçen uzun uçuşlara da rastlanır. Danimarka'da yuvasında halkalanan genç bir leylek İngiltere'de görülmüş ve burada birkaç gün geçirdikten sonra yoluna devam etmiştir. Daha sonra Scilly Adaları üzerinden uçarken gözlemlenen kuş üç gün sonra Madeira'ya oldukça kötü bir durumda ulaşmıştır. Bu ada Afrika'dan 500 km, Avrupa'dan da bunun iki katı uzaklıktadır. Orta Doğu üzerinden yapılan göç, uçmaya uygun olmayan rüzgârlı havaya neden olan hamsin yeli nedeniyle sekteye uğrayabilir. Böyle durumlarda leylek sürüleri yerde rüzgâra doğru dönerek kötü havanın geçmesini ayakta beklerler.
DavranışLeylek sürü hâlinde yaşayan bir kuştur. Göç yollarında ve Afrika'da kışlaklarında binlerce kuştan oluşan sürüler kaydedilmiştir. Üreme dönemi içinde üremeyen kuşlar 40 ila 50 kuşluk gruplar hâlinde toplanırlar. Afrika'nın güneyinde leylek sürülerinin içinde daha küçük yapılı ve siyah tüylü Abdim leyleğine de rastlanır. Üreyen leylek çiftleri avlanmak için küçük gruplar hâlinde toplanır ve bazı bölgelerde koloni şeklinde yuvalarda yaşadıkları gözlemlenmiştir. Ancak leylek kolonileri içinde grupların büyüklüğü değişkenlik gösterir ve sosyal yapıları gevşektir. Yeni üremeye başlamış genç kuşlar çevrelerde bulunan yuvalarda kalırken üreme şansı daha yüksek olan yaşlı leylek çiftleri kolonilerin merkezine doğru daha kaliteli yuvalarda kalır. Sosyal yapı ve grup bütünlüğü birbirini temizleme gibi özgeci davranışlarla sağlanır. Leylekler bu davranışları yalnızca yuvalarda gösterir. Ayakta duran leylekler oturan leyleklerin kafalarını yuvada temizlerler. Bazen ebeveynler genç kuşları, bazen de genç kuşlar birbirini temizler. Diğer leylek türlerinin çoğunun aksine, leylekler hiçbir zaman kanatlarını açmış bir duruş sergilemezler. Ancak tüyleri ıslak olduğunda kanatlarını vücutlarından uzak tutarak aşağı sarkıttıkları gözlemlenmektedir.
Leylek bazen gaita ve idrar içeren dışkısını bacaklarına yönlendirir ve bu nedenle bacakları beyaz görünür. Sonrasında oluşan buharlaşma serinlik sağlar ve buna ürohidroz denir. Bacaklarında halka bulunan kuşların halkalarında biriken bu dışkılar bazen bacaklarda travmaya neden olabilmektedir. Yuvadaki yavruların ağzına su damlatmak için gagalarına aldıkları yosunları sıkarak alet kullandıkları da gözlemlenmiştir.
Erişkin leylek gagasını birbirine çarparak, uzaktan duyulan makinalı tüfek sesine benzetilen yüksek bir ses çıkarır. Bu ses gaganın hızlıca açılıp kapanması ve alt ve üst gaganın her kapandığında birbirine çarpması sonucu oluşur. Rezonatör görevi yapan boğaz kesesi gaga çarpma sesinin daha da yüksek çıkmasına neden olur. Çeşitli sosyal etkileşimlerde kullanılan gaga çarpma, uzadıkça daha da yüksek bir tona ulaşır ve duruma göre belirgin değişik ritimler alır. Örneğin leylekler çiftleşme sırasında daha yavaş, alarm vermek için daha da yavaş gaga çarparlar. Erişkin kuşların çıkardığı tek vokal ses ise zorlukla duyulabilen zayıf bir ıslıktır. Ancak genç kuşlar daha belirgin bir ıslık sesi, çeşitli cıvıltılar ve besin istediklerinde de kedi gibi miyavlama sesi çıkarabilirler. Genç kuşlar da erişkinler gibi gagalarını çarparak ses çıkartırlar. Leylekler kendi aralarında selamlaşma, çiftleşme sonrası ve tehdit etmek için başlarını hızlıca arkaya doğru atarak başlarının tepesiyle sırtlarına değer, yavaşça kafalarıyla boyunlarını öne doğru getirirler ve bunu birkaç kere tekrarlarlar. Üreyen çiftler yazları bölgelerini korumak için bu davranış ile birlikte kuyrukları dikilmiş ve kanatları yanlara uzatılmış şekilde öne doğru eğilme davranışını da sergilerler.
BeslenmeLeylekler çok çeşitli hayvanları avlayarak beslenirler. Yuvalarının 5 km kadar yakınında bulunan otlaklarda ve avlarına daha kolay ulaşabilecekleri bitki örtüsünün kısa olduğu yerlerde avlanmayı tercih ederler. Avlandıkları hayvanlar mevsimine, bölgeye ve avların bulunabilirliğine göre değişiklik gösterir. Sıklıkla aldıkları besinler arasında böcekler, solucanlar, sürüngenler, amfibiler, özellikle Pelophylax kl. esculentus ve bayağı kurbağa, tarla sıçanları, köstebekler ve sivri fareler gibi küçük memeliler sayılabiir. Daha az sıklıkla kuş yumurtaları, yavru kuşlar, balık, yumuşakçalar, kabuklular ve akreplerle de beslenirler. Gündüzleri avlanırlar ve küçük avları bütün olarak yutarlar. Daha büyük avları ise önce öldürür, yutmadan önce parçalarlar. Lastik bantları solucanlarla karıştırıp yutabilirler, bunun sonucunda da sindirim sistemlerinin bloke olması sonucu ölümlerle karşılaşılabilir.
İlkbaharda Letonya'ya dönen leyleklerin Rana arvalis türü kurbağaları avlamak için, bu türün erkeklerinin üreme zamanında toplu olarak çıkardıkları sesten yararlandıkları ortaya çıkarılmıştır.
Üreme dönemi dışında da leyleklerin besin maddeleri benzerdir ancak daha kuru bölgelerden alınırlar. Hindistan'da kışlayan leyleklerin, kara antilopların rahatsız ettiği böcekleri avlamak için bu hayvanları takip ettikleri gözlemlenmiştir. Hindistan'da kışlayan leylekler bazen Ciconia episcopus türü leyleklerle birlikte avlanırlar. Besin hırsızlığı, Hindistan'da bir kızıl tuygun tarafından yakalanan kemirgenin bir leylek tarafından çalınması ile kayda alınmıştır. Ayrıca Polonya'nın bazı bölgelerinde tarla sıçanı arayan leyleklerin çayır tuygunları tarafından rahatsız edildikleri görülmüştür.
Üreme ve yaşam süresiLeylekler yakınlarında sulak alanlar bulunan açık tarla arazilerinde ürerler ve ağaçlarda, binaların üzerinde ya da insanlar tarafından özel olarak yapılan platformlarda çalı çırpıdan yapılmış büyük yuvalar yaparlar. Yuvaların derinliği 1 ila 2 m, çapı 0,8 ila 1,5 m ve ağırlığı 60 ila 250 kg arasındadır. Yuvalar küçük koloniler hâlinde kurulur. Leylek yuvaları hayırlı bir alâmet olarak görüldüğü için insanlar tarafından rahatsız edilmediklerinden insanların yaşadığı yerlerin yakınında yuva yaparlar. Avrupa'nın güneyinde kiliselerin, Türkiye'de de camilerin üzerinde yuva yaptıkları görülür. Özellikle yaşlı erkek bireyler her yıl aynı yuvayı kullanır. Baharda erkekler kışlaklardan daha önce döner ve yuvalarını seçer. Daha büyük yuvalar daha çok sayıda yavrunun palazlanmasına izin verdiği için ilgi görür. Çiftlerin değişmesi ve bir önceki yıl yavru yetiştirilememesi gibi nedenlerle yuva değiştirildiği görülür ve genç kuşların üremek için başka yuvalara gitmesi de mümkündür. Bir yuvada birkaç gün kalıp yuva değiştiren farklı sayıda leylek çifti gözlemlenmiştir ancak sebebi bilinmemektedir.
Leyleklerin geniş yuvalarında farklı türde kuşlar da sıklıkla yuvalanır. En sık rastlanan türler bayağı serçe, orman serçesi ve bayağı sığırcıktır. Daha az rastlanan türler bayağı kerkenez, kukumav, gökkuzgun, ak kuyruksallayan, kara kızılkuyruk, küçük karga ve söğüt serçesidir. Leylek çiftleri birbirlerini başlarını geriye doğru atıp ileriye doğru getirerek ve gagalarını çarparak selamlarlar. Dişi yumurtlamadan önce bir ay boyunca çiftler sıklıkla çiftleşir. Yüksek sıklıkta çiftleşme genellikle çift dışı çiftleşme ile ilişkilendirilir ancak leyleklerde bu çok sık görünen bir durum değildir.
Bir leylek çifti yılda bir kez yavru yetiştirir. Dişi tipik olarak dört yumurta yumurtlar ama 1 ila 7 arasında yumurta sayısına da rastlanmıştır. Yumurtalar beyaz renklidir ancak üzerlerini kaplayan glutenimsi madde yüzünden kirli sarımsı bir görünüşe sahiptirler. Yumurtalar 72,58 x 51,86 mm boyutlarında[85] ve 96 ila 129 gram ağırlığındadır. Yumurtanın kabuğu 10,76 gram ağırlığındadır. İlk yumurta yumurtlanır yumurtlanmaz dişi kuluçkaya yatar ve 33 ila 34 gün sonra yavrular yumurtadan sırayla çıkmaya başlar. Yumurtadan ilk çıkan yavru diğerlerine göre avantajlı durumda olur. Bazı türlerde olduğu gibi güçlü yavrular zayıf yavrulara karşı saldırgan olmasa da küçük ve zayıf yavrular bazen ebeveynleri tarafından öldürülür. Bu davranışa, besin kıtlığı olduğunda yavruların sayısını azaltıp kalan yavruların yaşama şansını artırmak için rastlanır. Leylek yavruları birbirine saldırmaz. Ebeveynlerin yüksek miktarda besini bir kerede kusması nedeniyle güçlüler ile zayıflar arasında rekâbet olmaz ve yavru sayısını azaltmak için ebeveynlerin yavrularını öldürmesi daha etkin bir yöntemdir. Ancak bu yönteme çok sık rastlanmaz.
Bahar ayında yavruların yumurtadan çıkma zamanı hava sıcaklığı ve durumu önem taşımaktadır. Serin ve yağmurlu havalar yavru ölümünü artırmakta ve üreme şansını azaltmaktadır. Beklenmedik şekilde yapılan araştırmalar sonucunda en son yumurtadan çıkan yavruların, erişkinliğe eriştikten sonra, kendilerinden önce çıkan yavrulara göre daha çok yavru yetiştirdikleri gözlemlenmiştir. İlk birkaç haftada yavruların vücut ağırlığı hızla artar ve 45 gün içinde 3,4 kg'a ulaşır. Gaganın uzunluğu 50 gün boyunca doğrusal olarak artar. Yavrular, ebeveynlerin yakaladığı solucan ve böceklerin yuvanın tabanına kusulması yoluyla beslenirler. Daha büyük yavrular ebeveynlerinin ağzına beslenmek için uzanabilmektedir. Yavrular yumurtadan çıktıktan 58 ila 64 gün sonra palazlanırlar.
Leylekler genellikle dört yaşında iken üremeye başlarlar ancak en erken iki, en geç yedi yaşında üredikleri kaydedilmiştir. Doğada yaşayan en yaşlı leyleğin İsviçre'de halkalandıktan sonra 39 yıl yaşadığı bilinmektedir. Esaret altında yaşayan kuşlar 35 yıldan fazla yaşamışlardır.