DoğaKolik - Doğanın Harikalarını Doğakolik ile Keşfedin

GEZGİNİN DÜNYASI - TRAVELLER'S WORLD => YURT DIŞI GEZİ NOTLARI => GEZİ NOTLARI => AVRUPA KITASI => Konuyu başlatan: GeZGiN - 02 Ekim 2011, 17:19:29

Başlık: Drama; Dünden bugüne
Gönderen: GeZGiN - 02 Ekim 2011, 17:19:29
Falakro’nun eteklerinde, durmaksızın akan suları, yüksek ağaçları, su pınarları, sakin yaşam temposu, parkları, misafirperve ve mutlu halkıyla, vilayetin tam da göbeğinde yer alan Drama, kırsal alana yapacağınız hamlenin ilk durağı olacaktır.
Drama 20. yy.da büyük bir gelişim ritmine girdi. Görünüşü ve mimari yapısındaki değişiklik burada yaşayan halk için ani fakat ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikteydi. Bir çok yapı tarihindekinden daha değişik bir renk aldı ve çevrelerine de yenileri eklendi.
Bu modern şehrin ziyaretçisi, halkın eski değerlere ve dinine nasıl bağlı olduğuna ve günümüz hayatına bunları nasıl uydurduğuna şah,t olacak ve bu mozaiği anıtlarında dahi görecektir.
Bu yüzden gezimize, içinde su pınarlarını ve yemyeşil alanları barındıran milli parkın yanındaki Arkeoloji müzesinden başlayacağız. Burada ilk çağlardan günümüze kadar bu topraklarda yaşamış tüm uygarlıklara ait görüntülerle karşılaşacaksınız. Gezimize 60 dönümü içine alan ve turistler için bir çekim kutbu oluşturan Aziz Barbara parkında devam edeceğiz. Burası Drama’nın yakın geçmişine şahitlik ederken şehrin en büyük su kaynaklarının bulunduğu yer olma özelliğine de sahiptir. Parkın her bölgesinden sular fışkırırken, yine her yer asırlık ağaçlarla kaplıdır. Sular kimi yerlerde delicesine akarken, kimi yerlerde ise seyahatine sakince devam eder.
Drama, yılın tüm mevsimlerinde harika renklere sahip olan, gezginleri ve buranın halkını kendine hayran bırakan bir yer. Burada geleneksel su değirmenlerini, savaş döneminden kalma çok katlı tütün depolarının suya yansımasını ve gölün dibinde eskiden kalma ortodoks kilisesinin kalıntılarını görebilirsiniz.. Bu su değirmenlerinin arasında müslüman halktan kalma olan ve ‘Zonke Değirmeni’ olarak adlandırılan değirmen dikkati çeker.. Parkın kuzey bölümünde İsveçli bir Yahudi olan Herman Spirer’e ait çok katlı bir tütün deposu bulunmaktadır. 1925’ten bu yana ayakta duran bu bina salonlarındaki yüzlerce işçisi ve ürettikleri harika kalitedeki tütün ile şehir altın çağını tekrar hafızalara getirir. Bu binanın tam önünde Yasef Faraci’ye ait olan ve artık ıssızlaşmış başka bir tütün deposu bulunur. 1943 yılında maalesef Dramalı yahudiler bu binaya kapatılmış ve daha sonra Polonya’ya götürülmüşlerdir. Parkın tam merkezinde bu kişilerin anısına dikilmiş bir anıtı görebilirsiniz. Bu anıtın etrafında eski çağlardan kalma evler hala korunmaktadır.Özelliklede tüm dış cephesi yerel mermerler ile kaplı olan tütün tüccarı Anastasiadis’in 1876 yılından kalma konağı görülmaye değer bir yapıttır.
Günümüzde halk ilkbahardan sonbahara dinlenmek, eğlenmek, yemek yemek ve güzel zaman geçirmek için burada bulunan kafe ve lokantalarda toplanır. Ayrıca amfiteatrosunda ve ‘Melina’ adıyla anılan belediyeye ait burada bulunan sanat salonunda sanatsal etkinlikler de düzenlenmektedir. Buranın halkı için en özel günlerden biri de Azize Barbara yortusunun arifesi olan 3 Aralık günüdür. (Çevirenin notu: Her şehrin kendine ait ve o şehri koruduğuna inanılan bir azizi vardır ve Drama’nın azizi de Azize Barbara’dır yerel dilde Aya Varvara olarak geçer.)
3 Aralık’ta yüzlerce çocuk kendi hazırladıkları gemileri bölgeyle aynı adı taşıyan Aya Varvara kilisesinin tam karşısındaki gölün sakin sularına bırakırlar. Aya Varvara kilisesinin arkasında, eski iki katlı evlerin ve ıssız tütün depolarının arasındaki basamakları çıkarak Perdika sokağına varırız. Oradan yakın geçmişe kadar şehrin en inemli sokaklarından biri olan Venizelos sokağına ulaşırız. Perdika ve Venizelos kavşağında 1907-1908 yıllarında yapılmış olan Makedonya savaşının kahramanı Pavlos Melas’un bağışları ve zamanın Drama Mitropolü Hrisostomos’nun da desteğiyle kurulmuş olan enstitü çıkar karşımıza. Venizelos sokağından aşağı doğru inerken, değerli ortodoksluk hazinelerine sahip olan ve episkoposluk konağının yanında bulunan dini müze ile karşılaşırız. Sıradaki durak Drama Mitropolü’nün yanındaki küçük meydan olacak. Sıradaki kilisenin hemen yanında mitropol konağını görürüz. Burası 1834 yılında zamanın mitropolü Filippos Yermanos tarafından kurulmuştur. Binanın içerisinde 19. yy’dan kalma muhteşem ahşap işçiliklerine şahit oluruz. Tam karşısında yenilenmiş olan, şehrin sineması vardır.1913 yılında inşa edilmiş olan bu binanın eski adı ‘Mega’ idi. Sinemaya çok yakın bir mesafede bir 10. yy Bizans kilisesi olan Aya (Aziz) Sofia kilisesi çıkar karşımıza. Bu kilise Osmanlı yönetimi zamanında camiye çevrilip ‘Bey Camii’ adını almıştır. Bugün kilisenin çanının bulunduğu yer ise minarenin bazasıdır. Kilisenin enteresan özelliklerinden biride sekiz köşeli oldukça yüksek bir kubbeye sahip olmasıdır. Aynı bölgede Bizans döneminden kalma surlar da bulunmaktadır. Modern ve eski zamanlardan kalma yapıların arasında yer alan bu surların alıt kulesi vardır. Uzunluğu yaklaşık 850 m.dir ve 40 dönümlük bir alanı kaplar.
İlk yapılışları 10.yy’a dayanır. Daha sonra iki zaman bölümünde güçlendirilmişlerdir. Son yenileme tarihi 1206’da zamanın kale yöneticisi Latin Bonifatio Momferatiko tarafından yapılmıştır. Oldukça güçlü bir kale oluşturan bu surlar, etrafında bulunan şehrin su kaynakların tarafından da korunma altındaydı. Venizelos sokağına döndüğümüzde, günümüzde artık yenilenmiş, geleneksel bir kafe olan ‘Elefteriya’ çıkar karşımıza. Günümüzde üst katında belediyeye ait olan bir de sergi salonu barındırmaktadır. Tam karşısında yine Bizans döneminden kalma ‘Taksiarhon (Baş melekler)’ kilisesi bulunmaktadır. Dikdörtgen biçiminde olan bu yapının doğu kapısı Bizans surlarına dayanmaktadır. Büyük bir ihtimalle o zamanlar şehrin koruyucuları olarak addedilen başmelekler (Mihail ve Cebrail) için yapılmıştır. Bu kilisede ilgi çeken bir diğer şey tapınağın Venizelos sokağına bakan tarafında baş aşağı olarak bulunan Latince bir yazıttır. İçerideki duvar ikonalarında da İsa’nın çektikleri ve baş meleklerin papazlar olarak betimlemeleri vardır. Bu küçük kilise hala işlevdedir ve 8 Kasım’da ziyarete açıktır.
‘Elafteriya (Özgürlük)’ meydanına giderken yavaş yavaş şehrin ticaret merkezi ile karşılaşmaya başlarız. Venizelos bölgesinin dar sokaklarında ve merkez caddelerden biri olan 19 Mayıs sokağında onlarca küçük dükkan vardır. Bu dükkanlar esi zamanlarda taşan sulardan büyük zarar görmüşlerdir. Osmanlı döneminde ‘Eski Cami’ olarak bilinen şimdi ise ‘Ayios Nikolaos (Aziz Nikola)’ adıyla anılan kiliseyi sağımızda bırakarak kuzeye doğru devam ediyoruz. Meydanda Makedonya savaşlarında kahramanlaşan Armen Kupçiu anısına yapılmış bir heykel bulunmakta.
Yavaş yavaş Drama’nın dah yeni ticaret merkezine doğru ilerliyoruz. Bu bölgede eski zamanlardan kalma anılar arasında esi camiler göze çarpar. Armen ve Agamemnonas caddelerinin kesiştiği yerde ‘Kurşunlu Cami’ bulunmaktadır. Bu caminin kuzey duvarında Osmanlı zamanında Drama şehrini betimleyen bir duvar süslemesi bulunmaktadır. Merkeze giden dar yollardan geçerek, Lambrianidi sokağına çıkarız. Burada mahkeme binasının bulunduğu meydanda başka bir Osmanlı dönemi yapısı karşılar bizi. 17. yy’dan kalma ‘Ak Mehmet Ağa Camii’. Bu bölgede bulunan ve özellikle sokakların kesiştiği yerlere konuşlandırılan camiler bizlere müslüman halkın buradaki ağırlıklı varlığını bir kez daha hatırlatır. Aşağı yukarı aynı bölgedeki Tria (Truva) sokağında Hellenistik dönemden kalma bir Makedon Mezarı bulunmakatadır. Daha Kuzey bölgelerde müslüman halka ait daha seyrek eserler bulunmaktadır. Bunlara örnek Osmanlı okulu binası ve Drama yetimhanesidir. Şehrin söz edilmeye değer bir diğer bölgesi de kuzeyde bulunan Korilovos tepesidir. Çam ormanından geçerek çıkılan bu tepe, doğa aşıklarının her mevsimde spor için kullandığı bir güzergahtır. İster arabayla ister yürüyerek 4 km.lik bu yol katedildiğinde 600m. yükseklikteki bu tepenin en yüksek noktasına varılır. Ziyaretçinin bu noktada etrafı dağlarla çevrili Drama şehri panoramik bir şekilde ayakları altına serilir. Kathara Deftera günü (Temiz Pazartesi: 40 günlük Paskalya orucunun başlangıç günü) burada eğlenceler düzenlenir.

40.000 kişilik nüfusa sahip olan Drama ekonomi ve ticaret merkezlerinin haricinde ürünlerini her yıl düzenlenen ticaret fuarında sergiler. Her yıl Balkan ülkelerinin de katıldığı sanatsal etkinlikler düzenlenir. Haziran sonunda yerli ve yabancı katılımcılar ‘Elefteriya’da düzenlenen koro toplantılarına katılırlar. Eylül ortasında ise Drama Belediyesi tarafından düzenlenen ve son yıllarda uluslararası katılıma yer verilmesi ile iyice zenginleşen, son derece başarılı Drama Kısa Film Festivali düzenlenmektedir.
Ziyaretçi Drama’da daha bir çok eğlence şekline tanık olacaktır. Zamanın meşhur futbol klübü ‘Doksa Drama’ sayesinde bu şehir futbol aşıkları ile doludur. Günümüzde voleybol, hentbol ve basketbol da büyük bir gelişim içerisindedir, burada spor bir çok kişi için bir yaşam biçimidir. Spor severler Milli Stad’da sporlarını yapabilir, ya da çam ormanlarından geçerek Korilovos’a bir yürüyüş yapabilir veya şehrin yemyeşil parklarında dolaşabilirler. Ayrıca halka açık tenis kortları, mini futbol sahaları, Korilovos’ta yapılan yamaç paraşütü ve şehrin doğu kısmında bulunan ‘karting’ pistleri vardır.

 Anca Drama’nın asıl meşhur olduğu bölüm eğlence/gece hayatıdır.. Yerleşik halk burada geceleri dans ve müzik ile iç içe yaşar. Burada gece, restoranlardan veya tavernalardan (kır lokantası) başlar, şık kafe-barlarda devam eder ve son olarak canlı ritimleriile gece klüplerine taşınır. Drama’nın ayrı ayrı hem yazlık hem de kışlık gece klüpleri vardır. Ziyaretçi burada yaş farkı gözedilmeksizin sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenir.