Gönderen Konu: Petra Antik Kenti / Ürdün  (Okunma sayısı 7064 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7999
    • insan ve doğa
Petra Antik Kenti / Ürdün
« : 05 Ekim 2011, 18:07:15 »
2000 yıllık bir sırrı saklıyor Ürdün çölleri. Sapasağlam ama insansız evler, gülkurusu rengindeki kayalara oyulmuş dev binalar, hiç ummadıkları anda şiddetli bir sesle helak olan Semud kavminin feci akıbetini fısıldıyor gezginlere. Hz.Salih Peygamberin yaşadığı yer olarak ta bilinen ve Ortadoğu'nun en görülmeye değer turistik cazibesi Petra, Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan bir antik kenttir. Petra ile ilgili Ürdün’deki yaygın kanı ise Kur’an-ı Kerim’de yok edildiği bildirilen kavimlerden Semud’un yurdu olduğu sanılmaktadır. Semud kavminin yurdu Kur’an’da Hicir ismiyle anılıyor.

Hazreti Hud’un gösterdiği yola iman etmemekte ayak direyen Ad kavminin helakinden sonra bu bölgeye yerleşen Semud kavmi de zaman içinde azgınlığa sapmıştı. Yaklaşık 10 bin kişilik nüfusa sahip olduğu tahmin edilen Petra’da yaşayan Semud kavmi, Ad kavminin dillere destan yurdu İrem gibi azap yüklü fırtına ile yıkılıp gitmesin diye evlerini kayalara oymuşlardı. Hz.Salih  onları putperestlikten çıkıp Allah’a iman etmeye çağırdı. Kur’an’da anlatıldığı şekliyle Semudlular, ‘Sen de bizim gibi bir insansın, eğer doğru isen bize bir mucize göster’ dediler. Mucize olarak gözlerinin önünde kayadan bir deve yaratıldı. Fakat onlar azgınlıklarından vazgeçmeyip deveyi kesip yediler. Salih Aleyhisselam Semud kavminin başına gelecek felaketi haber verip inananlarla birlikte şehri terk etti. Geride kalanların ilk gün yüzleri sarardı, ikinci gün kızardı, üçüncü gün ise kapkara oldu. Bu belirtilerden felaketin gelmekte olduğunu anlayarak büyük bir korkuya kapıldılar. Korkudan çıldıranlar, hatta ölenler oldu. Sonunda korkunç bir ses gelerek Semud kavmini helak etti. Bir anda gelen o şiddetli ses Semud’un kayalara oyulmuş yurdunu sonsuz sessizliğe boğdu.



Hz.Muhammed  ashabı ile Tebük seferine giderken yolu bu bölgeye uğradığında bölgeyi tanıttığı, hatta Hazreti Salih’in devesinin çıktığı kayayı bile gösterdiği kaynaklarda kayıtlıdır. Bu rivayetlerde dikkat çeken bir nokta da Peygamber Aleyhisselam’ın ashabını azaba sahne olan bu mekanda fazla oyalanmamaları, buradan su içmemeleri konusunda uyarmasıdır.



Petra ve Nabataean halkı zeki ve pratik insanlardı, onlar asla kendi milletine münhasır kalmaya inanmayan, yabancı kültür etkilerine açık insanlardı ve bu özellikleri kendi toplumlarına ait kültürle yabancı kültür bileşiminden ortaya yeni muhteşem bir kültür çıkardılar. Bunu, Petra’da yapacağınız kısa bir yürüyüşten anlamak çok kolaydır. Oyma anıtlara baktığınızda, klasik (Grek-Romen) Mısır, Mezopotamya ve yerel stillerin etkilerinin hepsi bir arada fark edilebilir. Petra, yabancı ve yerli kültür etkilerinin buğusudur. Şehir, yaşamın çarpıntısı, zikzak şeklindeki kaldırım yolları, zirai terasları, su toplama sistemleri, resimlendirme ve tapınaklarının yanı sıra muhteşem tiyatrosu görülmeye değerdir. Tarihi tepeye ulaşıldığında, Petra’nın ağır ağır terk edildiğini anlamak mümkün ki bunun sebebi de 14. yüzyıldan itibaren, Batı’lılar tarafından burası tamamen unutulmuşken, 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Buchardt Petra’yı yeniden keşfetti.

Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. el-Khazna ve Roma döneminde yapılan anfitiyatro en bilinen yapılardır. Ayrıca Indiana Jones üçlemesinin sonuncusu olan "Indiana Jones ve Son Macera" filminin çekildiği yerdir.

6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine dahil edilmiştir. Peru'da yer alan Machu Picchu ile kardeş şehirdir.

7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.

Petra’yı tam anlamıyla gezebilmek için tam iki gün ayırmanız gerekmektedir. Antik kent girişinde zaten biletinizi bir gün gezseniz bile iki günlük veriyorlar.Petra vadisine ulaşabilmek için dar kanyonlar arasından yaklaşık 2km kadar yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Yürümek istemezseniz atlı arabalar sizi antik kente ulaştırabiliyor. Ayrıca deve kiralayıp da gezmeniz mümkün olabilmektedir. Seçim size kalmış, tavsiyem tabi ki yürüyerek hissederek gezmek..


« Son Düzenleme: 05 Ekim 2011, 18:12:36 Gönderen: GeZGiN »

Tags: