Gönderen Konu: Akyatan (Ağyatan) Lagünü / Gölü  (Okunma sayısı 4047 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7954
    • insan ve doğa
Akyatan (Ağyatan) Lagünü / Gölü
« : 21 Mart 2019, 18:29:06 »
Bulunduğu İl   Adana
Kapladığı Alan   14.700 ha.
Kordinatlar   D 35’ 16° K 36’ 37°
Ort. Yükseklik    Deniz Seviyesi
Yönetim Planı   var

Seyhan Nehri’nin eski bir azmağı olan Akyatan Gölü, Adana’ya 48 km. mesafede Çukurova’daki en büyük lagündür. Yüzey akımı, iki dere ve drenaj sularıyla beslenir. Kapladığı en geniş alan 7500 ha, en derin yeri 4 metredir. Yaz boyunca alanı önemli ölçüde küçülür ve özellikle batı ucunda geniş çamur düzlükleri ortaya çıkar. Aslında tuzlu bir göl olmakla birlikte, tuzluluk derecesi, yağış miktarına ve sulama dönemimdeki drenaj suyu girişine bağlı olarak büyük değişimler göstermektedir. Göl, güney batıdan çıkan 2 km’lik dar bir kanalla denize bağlanmaktadır. Göl sularının yüksek olduğu dönemlerde kanal vasıtasıyla gölden denize, düşük olduğu dönemlerde ise denizden göle doğru su akışı olmaktadır. Kışın ve ilkbaharda, drenaj kanalları ile taşınan sular ve yağışların etkisi ile göl suyu tatlılaşmakta, yazın ise yüksek buharlaşma ve denizden göle olan su girişi nedeniyle tuzluluk artmaktadır.  Ayrıca, tuzluluk denize bağlantının olduğu kesimde daha yüksek, sızıntı ve drenaj sularının etkili olduğu kuzey kesimlerde ise daha düşüktür.1968 yapımı büyük bir tahliye kanalı (YD3), tarım alanlarından dönen suları doğrudan göle taşır.

Akyatan Gölü’nün bulunduğu yerde, deltayı oluşturan nehir yataklarının taşmasıyla geniş bir bataklık oluşmuş; dalgaların taşıdığı kumların zamanla kıyıda oluşturduğu kordonla bu bataklık denizden ayrılmış ve bugünkü görünümünü almıştır. Tipik bir alüvyal baraj gölüdür. Çamur düzlükleri özellikle gölün batı ve kuzeydoğu kesimlerinde oluşmakta, Kapıköy yakınlarındaki bazı adalar ise karayla birleşmektedir.

Göl ile deniz arasında yer yer genişliği birkaç km’yi, yüksekliği ise 20 m’yi bulan Türkiye’nin en büyük kumulları yer almaktadır. Yer yer birkaç sıra halinde olan kumul tepeleri arasında deniz seviyesinin altında oluklar (çukurlar) bulunmaktadır. Bunlar yağışlı dönemlerde suyla dolarlar. Ancak, bunların doğal yapısı, kumul stabilizasyonu amacıyla dikilen akasya (Acacia), ökaliptus (Eucalyptus) ve çam (Pinus) ağaçları nedeniyle büyük ölçüde değişime uğramıştır. Ayrıca, kumulların kuzeydoğusunda hiç kurumayan ve ekolojik açıdan önemli tatlısu birikintileri ve bataklıkları  vardır.

Göl kıyılarında, genişliği tatlısu sızıntılarına bağlı olarak farklılıklar gösteren dar bir bataklık ve sazlık şeridi bulunur. Akyatan Lagünü, değişik habitatları, zengin bitki ve hayvan varlığı ile bilimsel çalışmalar için birer açık hava laboratuvarıdır. Taban suyunu dengeleme, denizden tuzlu su girişini önleme gibi işlevleriyle bölgenin su rejiminin düzenlenmesine katkı sağlarlar. Tüm bunların yanı sıra, Akyatan Lagünü, su ürünleri üretimi ve turizm faaliyetleri gibi imkanlarıyla yöre ekonomisine önemli katkılar sağlayan çok yönlü bir sulak alan ekosistemidir. Güzel manzarası ve barındırdığı yaban hayatı ile kuş gözleme, balık tutma ve avcılık gibi rekreasyonel faaliyetler için de ideal bir ortamdır.

Geleneksel dalyan balıkçılığı, Akyatan Gölü’ndeki en önemli ekonomik etkinliklerden biridir. Denize açılan boğazın ağzında Karataşlı balıkçılara ait bir dalyan bulunmaktadır. Balık çiftliklerinde kullanılmak üzere yavru balık da yakalanmaktadır.

 

Bitki ve Hayvan Varlığı
Deltalar, mikro ve makro floranın yüksek bir üretim düzeyine ulaştığı, dünyanın en verimli doğal alanlarıdır. Bu yüksek verimin oluşturduğu yiyecek ağı, başta su kuşları olmak üzere, değişik türden zengin bir yaban hayatının barınmasına ve beslenmesine imkan sağlamaktadır. Deltalar,  balıkların yumurta döktüğü, özellikle yavru balıkların beslendiği ve korunduğu alanlardır. Yapılan araştırmalar, yediğimiz balıkların üçte ikisinin hayatlarının tamamını ya da belirli bir devresini sulak alanlarda geçirdiğini göstermiştir. Bu nedenle sulak alanlar, özellikle deltalar balıkçılığın devamlılığı yönünden hayati öneme sahiptirler.

Akyatan Lagünü, yaşama ortamlarının çeşitliliği, barındırdığı hayvan ve bitki türleri ile çok sayıda uluslararası kritere sahip bir sulak alan ekosistemidir. Kışın Orta Anadolu’daki sulak alanların  donması sonucu pek çok su kuşu güneydeki sulak alanlarımızda kışı geçirmektedir. Aktayan Lagünü, göç yolu üzerinde bulunmasından dolayı göç sırasında değişik türden çok kalabalık kuş gruplarına beslenme, ev, konaklama imkanı sağlamaktadır. Ayrıca, Akyatan’ın el değmemiş 22 km uzunluğundaki kumsalı, yeşil deniz kaplumbağasının (chelonia myda) Akdeniz’deki son yumurtlama alanlarından biridir. 1994 yılında kumsalın 12 kilometrelik bir bölümünde yapılan sayımlarda 500’e yakın yuva belirlenmiştir. Ayrıca, aynı sayımda adi denizkaplumbağasına (Caretta caretta) ait 25 yuva belirlenmiştir. Bu durum  Akyatan lagününün önemini daha da artırmaktadır.

Fauna
Açık su yüzeyleri, sazlıklar, tatlı ve tuzlu bataklıklar, tatlı su birikintileri, gölcükler, geniş kumul ekosistemleri, kumsallar gibi farklı ekolojik karakterlerdeki yaşam ortamları, başta su kuşları olmak üzere değişik türlerden çok zengin bir yaban hayatının barınmasına imkan sağlamaktadır.

Göl ile deniz arasındaki geniş kumullar, çalılık alanlar etoburlar takımından birçok memeli için çok uygun yaşama ortamlarıdır. Alanda en yaygın görünen tür çakaldır. Alanda görünen diğer türler; tilki, yaban kedisi, tavşan ve kirpidir. Göl kıyılarında ve eski nehir kollarının oluşturduğu küçük göllerin bulunduğu yerlerde yaygın olarak kuyruk süren görülmektedir. Bölgede su samuru da tespit edilmiştir.

Sulak alan habitatları bakımından zengin çeşitlilik gösteren bölgede, bol miktarda ağaç kurbağası, ova kurbağası ve gece kurbağası bulunmaktadır. Sürgünler bakımından da oldukça zengin olan bölgedeki önemli türler yeşil kaplumbağa ve adi deniz kaplumbağasıdır. Bölgedeki kumsallar, Chelonia mydas’ın Akdeniz’deki önemli birkaç üreme alanından birisidir. Tatlısu birikintileri ve kanallarda çizgili kaplumbağa ile bataklık kaplumbağasına; kumullarda ise kara kaplumbağasına sıkça rastlanır. Çukurbaşlı yılan,  ok yılanı, yılangöz kertenkele, tıknaz kertenkele,  bukalemun, Crytodactylus kotschyii ile Agama stellio kumullarda görülen diğer sürüngen türleridir.

Akyatan gölü Akdeniz’deki önemli dalyanlardan birisidir. Denizle olan bağlantısından dolayı göle beslenmek amacıyla bolca balık girmektedir. Göldeki diğer önemli tür mavi yengeçtir.

Alınan en önemli fauna elemanlarını su kuşları oluşturmaktadır. Akyatan gölü, uluslararası ölçütlere göre, ülkemizdeki uluslararası öneme sahip sulak alanlardan birisidir. Göç yolu üzerinde bulunması, yaşama ortamlarının çeşitliliği ve uygun iklim koşulları alanı kuş varlığı yönünden zengin ve önemli kılmıştır.

 1990 yılı Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yapılan bir araştırmada, alanda 250 kuş türü tespit edilmiştir. Göç sırasında binlerce kıyı kuşu gölde konaklamaktadır. Göl çevresindeki çamur düzlükleri kıyı kuşları için ideal ortamlardır. Göç sırasında kalabalık gruplar oluşturan kıyı kuşları; kılıçgaga, küçük cılıbıt, küçük kumkuşu, döğüşken kuş ve batak  çulluğudur.

Böcekler bakımından son derece zengin olan gölün sazlık kıyıları ve çalılıklarla kaplı kumulları, ibibik, gök kuzgun ve kırlangıç gibi kuşlar için ideal beslenme ve barınma alanlarıdır.

Akyatan Gölü kışlama alanı olarak son derece önemlidir. Özellikle şiddetli soğukların Anadolu’ya egemen olduğu dönemlerde, Anadolu yaylasındaki göllerin donmasıyla birlikte alandaki kuş varlığı büyük sayılara ulaşmaktadır. Her yıl 70.000 ile 80.000 arasında su kuşu kışı alanda geçirmektedir.

Alanda nesli tehlikede olan dikkuyruk ördeğin yanı sıra, elmabaş patka, fiyu, suna ve sakarmeke kalabalık gruplar oluşturur. Gölde kışlayan önemli türlerden biri de flamingodur. Her yıl önemli kir kısmı İran’ın Urumiye Gölü’nden gelen 10.000’i aşkın flamingo kışı gölde geçirmektedir.

Alan, üreyen yaz ördeği, turaç, saz horozu, kocagöz, akça cılıbıt, mahmuzlu kızkuşu ve küçük sumru  popülasyonlarıyla öne çıkar. En önemlileri flamingo, suna, fiyu, elmabaş patka, dikkuyruk ve sakarmeke olmak üzere, büyük sayıda sukuşu barındırır. Akyatan, kılıçgaga, akça cılıbıt  ve küçük kumkuşu olmak üzere kıyı kuşları için büyük önem taşır.
Akyatan Gölü ve deniz arasındaki kumullar çeşitli türlerden küçük ötücülerin üreme ve konaklama dönemlerinde yaşam ortamıdır. İzmir yalıçapkını bölgede ürerken, alaca yalıçapkını çoğunlukla kış aylarında görülür.

Flora
Yörede, Türk-İran ve Akdeniz bitki coğrafyasının etkisi hakimdir. Yaşam ortamlarının çeşitliliği, farklı ekolojik istekleri olan bitki türlerinin gelişmesine imkan sağlamıştır. Bitkiler açısından en ilginç kesimi, denizle lagünler arasında yer alan kumullar oluşturmaktadır.  Lagünlerden kumullara çıkıldıkça hakim tür olarak zakkum ve kirpi dikeni görülmektedir. Daha içerilerde canavar otu, fare kulağı, fiğ ve yonca yaygındır. Çalılık alanlar ise mersin, böğürtlen ve Smilax türlerinden oluşmaktadır. Tatlı suyun etkili olduğu alanlarda saz, kamış ile nilüfer ve sarısüsen bulunmaktadır.

1955 yılında kumul stabilizasyonu amacıyla ağaçlandırma çalışmaları başlatılmış ve bugüne kadar yaklaşık 3687 hektar kumul alanı ağaçlandırılmıştır. Ağaçlandırmada, okaliptüs, kıbrıs akasyası, yalancı akasya, fıstık çamı, kızıl çam ile selvi kullanılmıştır.

Alandaki Aktiviteler
Çukurova nitelikli toprakları ve uygun iklim koşullarıyla ülkemizin en verimli, aynı zamanda en büyük delta ovasıdır. Deltanın çok büyük kısmı tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır. Ovadaki ana ürün pamuktur. Diğer önemli ürünler çeltik, karpuz, kavun, çilek, hububat ve turunçgillerdir. Deltanın tamamı dikkate alındığında göl ve civardaki nüfus yoğunluğu ve tarımsal verimin üst kesimlere nazaran daha düşük olduğu görülmektedir. Ancak, üst kesimlerdeki tarım alanlarının yerleşme ve sanayiye açılması,  hızlı nüfus artışı ve yoğun göç deltadaki doğal alanlar üzerindeki baskının artmasına neden olmuş; göl çevresindeki geçici sulak alanların tamamına yakını direne edilerek tarıma açılmıştır. Yine, göl çevresindeki kumullar düzeltilerek kavun, karpuz ve çilek alanlarına dönüştürülmüştür.

Ağaçlandırılmış kumul alanlarında otlatma yasaktır. Ancak, Kapı ve İnaplıhüyük Köyü yakınlarındaki kumul alanlarda aşırı otlatmanın etkileri görülmektedir.

Akyatan Gölü, Doğu Akdeniz’in en zengin dalyanlarından birisidir. Denizle olan bağlantısından dolayı göle beslenmek ve üremek amacıyla bolca balık girmektedir. Gölün denize açılan bölümünde geleneksel bir dalyan inşa edilmiştir. Dalyan Karataşlı balıkçılar tarafından işletilmektedir. Gölde avlanan balık türleri; kefal, çipura, levrek, yılanbalığı, yayın, karabalık, bıyıklı balık, sazan, aynalı sazan, gökkuşağı alası ve sırazdır. Gölde avlanan balıkların bir  bölümü ihraç edilmektedir. Gölün doğru kesimlerinde mavi yengeç avlanmaktadır. Usulsüz ve yasa dışı avlanma, yavru balık toplanması ve tarım alanlarından gelen kirlilik göldeki balık popülasyonlarının zarar görmesine neden olmuştur.

Akyatan gölünde turizm faaliyetleri yok denecek kadar azdır. Sadece gölü denize bağlayan kanalın doğusunda tatil konutları inşa edilmiştir. Tuzla Gölü civarında yazlık konutlar mevcut olup, turizm amaçlı tesislerin inşası için yoğun talep söz konusudur.

Orman Bakanlığı’nca 1987 yılında alanın tamamı ‘Yaban Hayatı Koruma Sahası’ ilan edilerek avcılık yasaklanmıştır. Ancak, denetimlerin yetersizliği nedeniyle sınırlı da olsa avcılık yapılmaktadır.

Yöredeki ilk yerleşim Neolitik Çağın (İ.Ö. 800-5500 yılları) sonlarına kadar uzanmaktadır. Gölün doğusunda yer alan Karataş kasabasının yakınlarında ilk çağda antik Mallos kenti bulunmaktaydı. Mallos kentinin güney batısında ise Çukurova’nın ilk liman kenti olan Magarsos kenti kurulmuştur; Kuzey kesimi surlarla çevrili olan kentin liman tarafında kale, tiyatro, Athena Tapınağı, kilise, hamam, lahit ve sarnıç kalıntıları bulunmaktadır. Ortaçağda yıkılan kale Abbasiler tarafından onarılmıştır. Osmanlı döneminde yapılan Karataş Hanı ise büyük ölçüde yıkılmıştır. M.Ö.17. yüzyılda Hititler’in egemenliğinde olan bölgeye, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar, Asurlar, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar egemen olmuşlardır.

Koruma ve Yönetim
Gölün tamamını ve ağaçlandırma alanını kapsayan 11.244 hektarlık alan 1987 yılında Orman Bakanlığınca ‘Yaban Hayatı Koruma Sahası’ ilan edilmiştir.

Tarımsal yoğunlaşmanın daha da artması, doğal alanlar üzerindeki baskıyı en üst seviyesine çıkaracaktır. Yörede inceleme yapan Dünya Bankası uzmanları, bölgeyi tarıma açmak yerine, doğal alanların korunarak, yöre insanı için alternatif gelir kaynaklarının geliştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

1996 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı’nın işbirliğiyle deltadaki tüm doğal alanları kapsayacak şekilde hazırlanan çevre düzeni  planında, sulak alan ekosistemi ve sistemle ilişkili habitatlar dikkate alınarak, mutlak koruma, ekolojik etkilenme ve tampon bölgeler belirlenmiş; her bir bölge için koruma ve kullanım esaslarını düzenleyen özel plan kararları geliştirilmiştir.

Başlıca Tehdit ve Sorunlar
DSİ’nin yaptığı YD3 kanalı, Akyatan Gölü’ne 60.000 ha alanın tarımdan dönen sularıyla birlikte, sediman ve Adana’nın güneyindeki bazı fabrika ve tesislerin atıklarını taşımaktadır. Bu durumu göz önüne alan DSİ, 1974 yılında YD3 ve denize boşalan YD4‘ü bir ara kanalla birleştirerek, özellikle yaz aylarında suların çok kirli olduğu dönemde YD3 sularının göl yerine denize akmasını sağlamıştır. Ancak daha aşağıdaki köylerin, suyun az olduğu dönemlerde tahliye kanallarındaki suları yeniden sulamada kullanmak için baskı yapmaktadırlar, bu nedenle kirliliğin en yoğun olduğu dönemlerde bu sular yine göle karışmaktadır. YD3 ‘ün kirli sularının yanı sıra, çevredeki köyler de atıklarını göle boşaltmaktadır. Yoğun kirlilikten dolayı gölde yakın dönemde bataklaşma görülmüştür.

Adana’nın hızlı bir şekilde sanayileşmesi, çiftçilerin, Akyatan Gölü’nün çevresindeki alanlar gibi, daha az verimli alanlara doğru kaymasına yol açmıştır. Ayrıca, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden gelen çok sayıda pamuk işçisi ve ailesi, tüm alana yayılmış geçici ve sürekli çadır kentlerin kurulmasına neden olmuştur. Göl ve kıyı arasındaki alanlarda da nüfus hızla artmaktadır.

Kumullarda yakın dönemlerde başlanan çilek, kavun ve karpuz tarımı (bunun için kumullar önce makinelerle düzleştirilmektedir) plansızdır ve bu alanlarda sulama için yeraltı suyunun çıkarılması, deniz suyu sızıntılarına yol açabilecektir.

Karataş bölgesi turistik yapılaşmanın, özellikle yazlık konutların büyük tehdidi altındadır. Alanın batı ucunda, 36 evden oluşan bir site 1995 yılında tamamlanmıştır, ayrıca burada derme çatma yapılardan oluşan büyük bir yazlık kamp vardır. Çeşitli resmi kurum ve üniversitelerin dinlenme tesisi inşa etme planları, bölge üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Bu uzun ve henüz bakir kumsalı koruyabilmek için Akyatan ve Tuzla göllerinin kıyılarında hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesi gerekmektedir.

Gölde tutulan balık miktarı 25 yıl önceki yaklaşık 500 tondan 1995 yılında 60 tona inmiştir. Dalyanın yakınlarında inşa edilen balık havuzlarının amacına ulaşamadığı belirtilmiştir. Tarım Bakanlığı tarafından alanda lagün balıkçılığının geliştirilmesi için ön araştırmalar yapılmaktadır.

Tags: